EMİN BULDAN NE DERSE O

23.10.2025 17:09:46

 MedyaTV ne derse o!

Aklın yolu bir.

Tarih: 09.08.2025 Cumartesi

İşte MedyaTV’nin manşeti:

Emin Buldan rapor hazırlattı, Yaylada’yı satmayın! BÜYÜKŞEHİR’İ ORAYA TAŞIYIN!

Tarih neymiş?

09 Ağustos 2025 Cumartesi.

Peki takvimler bugün neyi gösteriyor?

23 Ekim 2025 Perşembe.

Kaç gün geçmiş?

75 gün.

Ahmet Akın bugün ne diyor?

“..Büyükşehir Yaylada’ya taşınacak…

Yasin Sağay büyük bir toplantıda ne demişti?

“..Bizim için ha Emin Buldan yazmış, ha 2. Noter imzalamış!..

Haberi tekrar koyuyoruz.

Raporu kesip saklayın.

İŞTE O HABER

Bir dönemin efsanesi Yaylada Alışveriş Merkezi karar aşamasında.

Satılacak mı, satılırsa kaça satılacak?

Kimler alacak?

Başta Başkan Ahmet Akın olmak üzere, Büyükşehir Meclisi ve Kurmay Bürokratlar değerlendirme yapıyor.

Medya TV olarak Yaylada’nın satılmamasını ve Büyükşehir Hizmet Binası'nın oraya taşınmasını öneriyoruz.

Mevcut bina, fiziki olarak artık Büyükşehir’in ihtiyaçlarını karşılamıyor.

Satsanız ne olacak?

Bir kere kaça satarsanız satın, şaibeden ve muhalefetin dilinden kurtulamayacaksınız.

Uluova’da üzerine tedbir koydurdu.

Medya TV olarak Yaylada’nın mevcut durumu ve geleceği ile ilgili uzmanlarımızın katkılarıyla bir rapor hazırladık.

Kuşkusuz yetki ve takdir, Büyükşehir’in başarılı ve çalışkan Başkanı Ahmet Akın’a ait..

İŞTE O RAPORUMUZ

Balıkesir İli Karesi İlçesi Paşaalanı Mahallesi’nde bulunan 9397 ada 1 parsel numaralı taşınmaz, geçmişte “Yaylada Alışveriş Merkezi” olarak bilinen yaklaşık 21.420 m² yüzölçümlü önemli bir mülkiyettir. Tapu niteliğinde “Yedi Katlı Ofis, İşyeri, Otel ve İki Katlı Dükkan, Akaryakıt İstasyonu ve Arsası” olarak kayıtlı olan bu parsel, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında Ticaret + Turizm Alanı lejantına sahiptir. Yaklaşık 30-45 bin m² civarında kapalı inşaat alanı bulunan yapı kompleksi, Balıkesir’de bir dönem kentin en gözde alışveriş merkezi olarak hizmet vermiş; ancak daha sonra işletmesi sona ererek atıl duruma düşmüştür. Günümüzde bu taşınmaz Balıkesir Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde olup belediye, artan borç yükünü azaltmak amacıyla söz konusu Yaylada AVM ve arsasını 1,2 milyar TL bedelle satışa çıkarmayı planlamaktadır.

Ne var ki, bu taşınmazın mevcut durumu ve fonksiyonları ile şehir içindeki stratejik konumu dikkate alındığında, satış kararının uzun vadeli kamu yararı açısından ciddi soru işaretleri barındırdığı görülmektedir. Halihazırda arazinin bir bölümü Balıkesir Orduevi olarak TSK’ya tahsisli durumda iken kalan geniş kısmı Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri birimlerince afet lojistik merkezi ve malzeme depolama alanı olarak kullanılmaktadır. Özellikle 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri sonrasında valilik ve belediye kararıyla eski AVM binası büyük bir yardım dağıtım ve lojistik üssüne dönüştürülmüş; ilçe kaymakamlıklarının topladığı yardım malzemeleri burada tasnif edilip TIR’larla afet bölgesine sevk edilmiştir. Bu örnek, söz konusu alanın afet zamanlarında kritik öneme sahip bir lojistik merkez işlevi gördüğünü net biçimde ortaya koymaktadır. Ayrıca AVM içerisindeki otel bloğunun şu an orduevi olarak kullanılıyor oluşu, taşınmazın halihazırda askeri ve sosyal bir kamu hizmetine de ev sahipliği yaptığını göstermektedir.

Bu raporda, anılan taşınmazın satışa çıkarılması kararını şehircilik ilkeleri, hukuki mevzuat ve kamu yararı boyutlarında kapsamlı biçimde değerlendirmek amaçlanmaktadır. Raporda öncelikle alanın mevcut kullanım durumu ve fonksiyonları ele alınacak; müteakiben şehir merkezindeki konumu ve ulaşım entegrasyonundaki yeri incelenecektir. Devamında imar ve şehircilik mevzuatı çerçevesinde bu tür kamusal nitelikli bir taşınmazın satışının hukuki ve planlama açısından değerlendirmesi yapılacak, kamu yararı ilkesi ve belediyenin stratejik plan hedefleri doğrultusunda tartışılacaktır. Ayrıca, benzer nitelikte alanların satışına karşı açılan davalardan örnek yargı kararları ve emsal teşkil eden süreçlere değinilerek, eldeki durumla mukayeseler sunulacaktır. Son olarak, söz konusu alanın sosyal, ekonomik ve afet dirençliliği bakımından gelecekte üstlenebileceği potansiyel kamusal kullanımlar tartışılarak, satış kararının uzun vadede kamu yararına neden aykırı olduğu ayrıntılı

gerekçeleriyle ortaya konulacak; sonuç ve öneriler bölümünde alternatif çözüm önerileri sunulacaktır.

Mevcut Durum ve Fonksiyonlar

Yaylada AVM olarak bilinen bu yapı kompleksi şu anda tam kapasiteyle ticari bir işletme olarak kullanılmamakla birlikte, birkaç kritik kamu fonksiyonuna ev sahipliği yapmaktadır. Bunların başında, yukarıda da belirtildiği üzere, afet lojistik ve destek merkezi işlevi gelmektedir. Özellikle 2023 yılı Şubat ayında meydana gelen büyük depremler sırasında Balıkesir Valiliği’nin talimatıyla alışveriş merkezi binası bir Depolama ve Lojistik Merkezine dönüştürülmüştür. Bu süreçte Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ile AFAD’ın koordinasyonunda, ilçelerden ve kurumlardan gelen yardım malzemeleri bu merkezde toplanmış, tasniflenmiş ve ihtiyaca göre tırlara yüklenerek deprem bölgesine sevk edilmiştir. Bu örnek, taşınmazın afet zamanlarında bölgesel ölçekte hayati bir lojistik üs olarak kullanılabildiğini göstermektedir. Nitekim Balıkesir, olası Marmara depremleri ve diğer afet riskleri düşünüldüğünde, böyle geniş ve kapalı bir lojistik alanın varlığıyla avantaj sağlamaktadır.

Yaylada AVM kompleksi, 6 Şubat 2023 depremleri sonrasında lojistik merkezine dönüştürülerek deprem bölgesine gönderilen yardım malzemelerinin toplanma ve sevkiyat üssü olarak kullanıldı. Geniş kapalı alanı ve otoparklarıyla bu tesis, afet dönemlerinde bölgeye hizmet veren kritik bir lojistik merkez işlevi görmektedir.

Taşınmazın bir diğer mevcut fonksiyonu, askeri sosyal tesis olarak kullanımına ilişkindir. AVM kompleksinin içinde yer alan ve başlangıçta otel olarak tasarlanmış olan blok, halihazırda Balıkesir Orduevi olarak hizmet vermektedir. Bu durum, söz konusu alanın Milli Savunma Bakanlığı ile koordineli şekilde askerî personel ve ailelerine yönelik konaklama/sosyal tesis fonksiyonu gördüğünü ortaya koymaktadır. Bir kamu malının TSK’ya orduevi olarak tahsis edilmiş olması, mevzuat gereği o alanın kamu hizmeti niteliği kazandığını ve tahsis amacının ancak eşdeğer bir alternatif sağlanarak veya ilgili kurumun muvafakatiyle sonlandırılabileceğini akla getirmektedir. Dolayısıyla, orduevi tahsisinin varlığı taşınmazın satışa konu edilmesini hem hukuki hem de fiili olarak karmaşıklaştıran bir unsurdur. Öncelikle bu tahsisin kaldırılması veya orduevinin başka bir yere taşınması gerekecek; bu da hem hukuki süreçler hem de kamu yararı açısından ayrıca değerlendirilmelidir.

Bunun dışında, Yaylada AVM uzun süre atıl kalmasına rağmen kısmen belediye birimlerince depo, arşiv vb. amaçlarla da kullanılıyor olabileceği belirtilmektedir. Nitekim Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin çeşitli müdürlükleri için mekan ihtiyacı sürerken, böylesi büyük bir yapının en azından geçici depolama, atölye, eğitim alanı gibi şekillerde değerlendirilmesi mümkündür. Nitekim Balıkesir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde konuyu değerlendiren muhalif üyeler, bu binanın atıl kalmaktansa belediyenin hizmet birimleri için kullanılmasını önermiştir. Örneğin AK Parti Grup Başkanvekili, 45 bin m² kapalı alanı olan bu yapının aslında Büyükşehir Belediyesi’nin ve Karesi İlçe Belediyesi’nin hizmet binası olarak projelendirildiğini, hatta BASKİ (su ve kanalizasyon idaresi) gibi kritik birimlerin buraya taşınabileceğini belirtmiştir. Bu açıklamalar, söz konusu yapının kamusal hizmetlere tahsis edilerek değerlendirilmesi yönünde geçmişte planlar yapıldığını göstermektedir. Ne var ki, mevcut belediye yönetimi finansal gerekçelerle yapıyı elden çıkarmayı düşünmektedir.

Özetle, Yaylada AVM arazisi ve yapısı şu anda tamamen atıl olmayıp bilakis afet lojistiği ve askeri sosyal tesis gibi iki kritik kamusal işleve hizmet etmektedir. Bunun yanı sıra potansiyel olarak belediyenin idari birimlerini barındırma, depolama alanı sağlama gibi diğer kamusal kullanım imkanları da mevcuttur. Bu işlevler, taşınmazın kamu güvenliği, afetlere hazırlık ve kamusal hizmet sunumu açısından stratejik bir değer taşıdığını ortaya koymaktadır. Böyle bir taşınmazın satılması halinde, bu mevcut işlevlerin akıbeti belirsizleşecek; orduevinin tahliyesi gerekecek, afet lojistik merkezinin ise ortadan kalkması veya başka bir yerde sıfırdan tesis edilmesi söz konusu olacaktır. Dolayısıyla satış kararının mevcut duruma etkilerini değerlendirirken, bu kayıpların yaratacağı risk ve maliyetleri göz önünde bulundurmak gerekmektedir.

Konumu, Çevresel İlişkiler ve Ulaşım Entegrasyonu

Söz konusu 9397 ada 1 parsel, Balıkesir kent merkezine çok yakın bir konumda, Paşaalanı Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Adres olarak “Bursa Yolu 1. km, Paşaalanı, Karesi/Balıkesir” şeklinde ifade edilen bu lokasyon, kenti kuzeydoğu yönünde Bursa ve Bandırma’ya bağlayan ana ulaşım aksı üzerinde konumlanmıştır. Bu yönüyle arazi, sadece şehir içi dolaşıma değil şehirlerarası ulaşıma da doğrudan bağlanan stratejik bir noktadadır. Karayolu bağlantısının güçlü oluşu, özellikle lojistik kullanım açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Nitekim deprem yardımlarının sevkiyatında, ana yol üzerinde bulunması sayesinde nakliye araçlarının bu merkeze erişimi ve buradan otoyol ağına çıkışı oldukça hızlı ve engelsiz şekilde gerçekleşebilmiştir.

Parselin yakın çevresinde çeşitli önemli kent odakları bulunmaktadır. Öncelikle, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi son yıllarda idari birimlerini tek çatı altında toplamak üzere Paşaalanı Mahallesi’nde yeni bir Ek Hizmet Binası açmıştır. 7 katlı ve yaklaşık 6.750 m² kapalı alana sahip bu hizmet binası, eskiye kıyasla dağınık durumdaki belediye müdürlüklerini bir araya getirerek kent halkına daha ulaşılabilir bir noktada hizmet vermeyi amaçlamaktadır. Söz konusu ek hizmet binasının Yaylada AVM arazisine çok yakın bir konumda (aynı mahalle içerisinde) bulunması dikkat çekicidir. Bu durum, Paşaalanı bölgesinin bir anlamda yeni bir kamusal hizmet merkezi olarak geliştiğini göstermektedir. Dolayısıyla Yaylada arazisi de bu kamu hizmet kümesinin ortasında yer alan ve bütünleyici bir işleve sahip olabilecek bir mülk durumundadır.

Arazinin bir diğer önemli komşusu, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin prestij projelerinden Avlu Balıkesir Kongre ve Kültür Merkezi ile Çay Deresi Rekreasyon Alanıdır. Paşaalanı Mahallesi’nde inşa edilen Avlu Kongre Merkezi ve çevresindeki rekreasyon alanı, fuar, kongre, kültürel etkinlikler ve rekreasyonel faaliyetlere ev sahipliği yapan geniş çaplı bir kentsel komplekstir. Yaylada AVM arazisinin Avlu projesine yakınlığı, bölgenin karma kullanımlı bir kentsel çekim merkezi olma potansiyelini artırmaktadır. Bir tarafta kongre ve kültür merkezleri, diğer tarafta belediye hizmet birimleri ve hemen yanında büyük bir ticaret-turizm lejantlı arazi – tüm bunlar birlikte düşünüldüğünde Paşaalanı’nın cazibe merkezi kimliği belirginleşmektedir. Böyle bir konumda kamu mülkiyetindeki geniş bir arazinin bulunması, kentsel tasarım ve planlama açısından da önemli bir fırsat sunmaktadır: Bu alan, bulunduğu çevredeki kamusal ve kültürel fonksiyonları destekleyecek şekilde planlanabilir, entegre edilebilir.

Ulaşım entegrasyonu bakımından da parsel avantajlı durumdadır. Bursa/Bandırma karayolu (Turgut Özal Bulvarı) üzerindeki konumu sayesinde şehir içi toplu taşıma hatları buradan geçmektedir. Toplu taşıma durakları arazinin yakın çevresinde konumlanmıştır (örneğin “Karayolları” otobüs durağına yürüyüş mesafesindedir) ve burası birçok belediye otobüsü hattının güzergâhında bulunmaktadır. Ayrıca, Balıkesir şehirlerarası otobüs terminaline ve tren garına da karayolu ile erişim kolaydır (Balıkesir Garı, parselin birkaç kilometre güneybatısında yer alır). Sağlık tesislerine yakınlık açısından bakıldığında, Paşaalanı Mahallesi’nde özel sağlık kuruluşları (ör. Özel Sevgi Hastanesi) mevcut olup, Balıkesir Atatürk Şehir Hastanesi’ne de bu bölgeden doğrudan ulaşım imkanı bulunmaktadır (şehir hastanesine giden M3 hatlı otobüs Paşaalanı güzergâhını kullanmaktadır). Bu durum, olası bir afet anında yaralıların tahliyesi veya tıbbi malzeme dağıtımı gerektiğinde, söz konusu lojistik merkezin hastanelere ve sağlık altyapısına erişiminde kolaylık sağlayabileceğini göstermektedir.

Tüm bu veriler ışığında, Yaylada AVM arazisinin şehir merkezindeki stratejik konumu net olarak ortaya çıkmaktadır. Arazi, hem mevcut kentsel hizmet odaklarına yakınlığı hem de ulaşım altyapısına entegrasyonu sayesinde erişilebilirlik ve görünürlük açısından üst düzeyde bir avantaja sahiptir. Bu konum avantajı, alanın kamusal amaçlarla değerlendirilmesi halinde kente sağlayacağı faydayı maksimize edecek bir faktördür. Örneğin, afet lojistik merkezi olarak devam etmesi durumunda, merkeze yardımların getirilmesi ve buradan dağıtılması süreci hızlı işleyecektir. Benzer şekilde, belediye hizmet birimlerinin buraya taşınması durumunda vatandaşlar gerek özel araçlarıyla gerek toplu taşımayla bu merkeze kolaylıkla ulaşabilecektir. Oysa arazinin satılarak özel mülkiyete geçmesi durumunda, muhtemel yeni kullanım (örneğin özel bir ticaret kompleksi veya konut/turizm projesi) halkın serbestçe erişimine ve kamusal yararlanımına açık olmayacak; böylesine merkezi ve kıymetli bir lokasyon, halkın ortak kullanımından çıkıp sınırlı bir kesime hizmet eden bir özel alana dönüşebilecektir. Bu da kentsel mekan kalitesi ve erişilebilirlik açısından bir kayıp anlamına gelecektir. Dolayısıyla arazinin lokasyon avantajı, kamu elinde tutulduğu senaryoda kamusal faydaya tahvil edilebilecek iken, satılması halinde bu avantaj büyük ölçüde kamu aleyhine tersine dönebilecektir.

İmar ve Hukuki Çerçevede Değerlendirme

İmar mevzuatı ve plan kararları yönünden: İncelemekte olduğumuz parsel, imar planlarında “Ticaret + Turizm Alanı (TİC&T)” olarak tanımlanmıştır. Bu lejant, alışveriş merkezi, iş merkezi, otel, ofis vb. yapıların inşa edilebileceği, mülkiyetinin özel veya kamu olabileceği kentsel kullanım türünü ifade etmektedir. Dolayısıyla imar planı itibariyle arsanın üzerinde bir kamu hizmet alanı (ör. belediye hizmet alanı, okul, hastane, park vb.) lejantı bulunmamaktadır. Bu durum, salt planlama açısından bakıldığında, taşınmazın bir özel yatırım veya ticari proje olarak değerlendirilebilmesinin önünde bir engel olmadığını göstermektedir. Nitekim plan üzerinde kamuya tahsisli bir kullanım olmayışı, hukuken belediyenin mülkiyetindeki taşınmazı satabilmesini kolaylaştıran bir husustur. Nitekim İstanbul Bakırköy’de benzer şekilde yeşil alan lejantlı bir belediye arazisinin satış kararına karşı açılan davada, dava dilekçesinde imar planlarında yeşil alana (yani kamu hizmetine) ayrılmış bir taşınmazın satışa çıkarılmasının belediyenin görev ve yetkilerine aykırı olduğu vurgulanmış ve yürütmeyi durdurma istenmiştir. Bizim incelediğimiz parselse planlarda ticaret alanı olarak gözüktüğü için, belediye yönetimi “planlarımızda bu arazi kamusal donatı alanı değil, dolayısıyla satılabilir” şeklinde bir argümana sahip olabilir. Gerçekten de Danıştay’ın 2023 tarihli bir kararında, imar planında konut alanında kalan ve kamu hizmetine tahsisli olmayan belediye taşınmazlarının satışına onay verildiği görülmektedir. Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin 51 adet taşınmazının satışına ilişkin davada, idare mahkemesi; satışı planlanan parsellerin tapu kayıtlarında satışa engel bir şerh olmadığını, imar planında “gelişme konut alanı” olarak göründüğünü ve kamusal hizmete ayrılmadığını, dolayısıyla konut inşaatına müsait bu alanların satışında kamu yararına aykırı bir durum bulunmadığına hükmetmiş; Danıştay 13. Daire de 2023/3813 sayılı

kararıyla bu değerlendirmeyi onamıştır. Bu emsal, plan durumu uygun olduğu takdirde yargının taşınmaz satışlarını salt bu açıdan iptal etmediğini göstermektedir.

Ancak, salt imar planı uygunluğu, bir kamu taşınmazının satışının şehircilik ilkelerine uygunluğu anlamına gelmemektedir. Şehircilik mevzuatı, planlamanın ötesinde 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili yönetmeliklerle, kamu yararı ilkesini gözeterek alan kullanımının rasyonel, sürdürülebilir ve hakkaniyetli olmasını hedefler. Bir alanın mülkiyeti belediyede olsa bile, fiilen kamu hizmeti görüyor olması durumunda, teknik olarak “belediyenin özel mülkiyetinde bir taşınmaz” statüsünden çıkıp “kamu hizmetine tahsisli mal” statüsüne geçebileceği doktrinde kabul edilmektedir. Örneğin belediyeye ait bir bina fiilen itfaiye istasyonu olarak kullanılıyorsa veya arsa park olarak düzenlenip halkın kullanımına açılmışsa, bunlar kamu malları niteliği kazanır ve satış, devir gibi işlemler kısıtlanır. İncelediğimiz örnekte AVM arazisinin bir kısmı resmi tahsis ile orduevi olarak (MSB uhdesinde) kullanıldığından, o bölümün kamusal tahsis kararı sona erdirilmeden satışa konu edilmesi mümkün görünmemektedir. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 75. maddesi uyarınca, belediyeler kamu kurumlarına ait taşınmazları kullanabilir, kendi mallarını da diğer kamu kurumlarına bedelsiz tahsis edebilir. Bu kapsamda Balıkesir Büyükşehir ile TSK arasında bir tahsis protokolü olduğu anlaşılmaktadır. Bu tahsisin kaldırılması için karşı kurumun (MSB) onayı veya alternatif bir yer tahsisi gerekecektir. Aksi halde, belediye meclisinin satış kararı hukuken sorunlu hale gelebilir.

Bunun yanında, Belediye Kanunu’nun 18. maddesi (e) bendi belediye meclisine “Taşınmaz malların satışı, trampası, tahsisi” konularında karar alma yetkisi tanımaktadır. Balıkesir Büyükşehir Belediye Meclisi de bu yasaya dayanarak söz konusu AVM ve arsası için satış/kiralama izni veren karar almıştır. 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ise satış işleminin usul ve esaslarını düzenlemektedir. Meclis kararına göre, belediye encümeni; gerekli görülen hallerde açık artırma veya kapalı teklif ihalesi ile satışı gerçekleştirebilecek, yahut 10 yıla kadar kiralama, sınırlı ayni hak tesisi, kat karşılığı inşaat gibi yöntemleri uygulayabilecektir. Yani hukuken belediye, meclis ve encümen kararıyla süreci ilerletebilmektedir. Ne var ki, bu noktada kamu yararı ölçütü devreye girmektedir. İdarenin takdir yetkisi olsa bile, her idari işlem gibi taşınmaz satışı kararı da kamu yararına uygunluk şartına tabidir. Danıştay içtihatlarına göre, belediyelerin taşınmaz satışlarında kamu yararının ihlali iddiası, ancak somut gerekçeler varsa yargı tarafından kabul görmektedir. Örneğin, satışa konu taşınmazın halkın ortak kullanımına tahsisli bir alan olması (park, yeşil alan, yol vb.) veya zamanında kamu kaynağı harcanarak belli bir amaçla alınmış bir mülk olması gibi durumlar, satış işleminin kamu yararına aykırı olduğunu gösteren gerekçeler olabilir.

Nitekim yukarıda bahsedilen Bakırköy’deki 33 dönümlük yeşil alan örneğinde, Mimarlar Odası dava dilekçesinde; araziye geçmişte park alanı fonksiyonu verilmiş olduğunu, bu arazinin belediyeye muhtemelen kamulaştırma veya terkin yoluyla geçtiğini, dolayısıyla kamu eline geçiş amacına aykırı şekilde satışının hukuka aykırı olduğunu vurgulamıştır. Keza dava dilekçesinde belediye mevzuatına da atıf yapılarak belediye meclisinin satış yetkisini devrederken usule aykırı hareket ettiği, meclis kararında satış şartlarının (ada/parsel, bedel vs.) net tanımlanmadığı gibi hususlar belirtilmiştir. Bu örnekler, eğer satış kararı kamu hizmeti gereklerine veya yasal usule ters düşerse, idari yargıda iptal edilebileceğini göstermektedir.

Balıkesir’deki olaya dönersek; taşınmazın fiili kullanımı (afet lojistiği ve orduevi) onun kamusal işlevini ortaya koymakta, ancak imar planı statüsü (ticaret alanı) formalitede satışa engel teşkil etmemektedir. Bu ikilem, “mevzuata uygun ama şehircilik ilkelerine aykırı” bir durumu yaratmaktadır. Şehircilik ilkeleri derken, burada planlama bütünlüğü, kamu yararının gözetilmesi, toplumun uzun vadeli ihtiyaçları gibi unsurlar anlaşılmalıdır. Her ne kadar plan notlarında ticaret alanı olarak görünse de, bir büyükşehir belediyesinin stratejik plan ve hedefleri içinde afet yönetimine hazırlık, dirençli kent, kamu tesislerinin güçlendirilmesi gibi öncelikler bulunur. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin 2020-2024 Stratejik Planında da afet risklerini azaltma ve kurumsal kapasiteyi geliştirme yönünde hedefler yer almıştır. Afet lojistik merkezi olarak kullanılan bir gayrimenkulün satılarak bu işlevin belirsiz bırakılması, stratejik plan hedefleriyle çelişebilecektir (örneğin “afetlere hazırlık” amacına ters düşecektir). Benzer şekilde belediyenin imar planları üst ölçekli nazım plan kararlarıyla uyumlu olmalıdır; Balıkesir Çevre Düzeni Planı ve Nazım İmar Planı’nda kent merkezindeki kamusal alanların korunması, afet toplanma ve destek alanlarının oluşturulması gibi ilkelere vurgu yapılıyor ise, bu satış kararı planlama hiyerarşisine de aykırı duruma düşebilir. Bu noktalar, olası bir yargı denetiminde dikkate alınabilecek hususlardır.

Özetle, hukuki çerçevede Balıkesir Büyükşehir Belediyesi söz konusu taşınmazın satışı için yasal yetkiye formel olarak sahip görünse de, mevzuatın ruhu ve şehircilik ilkeleri açısından ciddi çekinceler bulunmaktadır. TMMOB Şehir Plancıları Odası ve Mimarlar Odası gibi meslek kuruluşları da seçim dönemlerinde belediyelerin alelacele taşınmaz satışına gitmelerini eleştiren açıklamalar yapmış; “Kamuya ait taşınmazların kamu elinde tutularak kamuya hizmet için değerlendirilmesi yerine satış konusu edilmesi kamu yararına aykırıdır” şeklinde görüş bildirmişlerdir. Bu beyan, imar hukukundaki temel prensibi hatırlatır: Planlama ve kamu mülkiyeti, kamu yararını azami kılmak amacıyla araç kılınmalıdır. Eğer bir taşınmaz kamu hizmetinde kullanılabiliyorken satılıyorsa, bunun çok güçlü bir gerekçesi olmalıdır (örneğin elde edilecek gelirle toplum

için daha elzem bir yatırım yapılacak olması gibi). Aksi halde, işlem şeklen kanuna uygun olsa bile amaç yönünden sakat sayılabilir. Sonuç olarak, 9397 ada 1 parselin satışını imar ve hukuk perspektifinden değerlendirdiğimizde, kararın yasal prosedür boyutu mevcut olsa dahi, kamu yararı boyutu tartışmalı bir tablo ortaya çıkmaktadır. Bu tartışmayı bir sonraki bölümde kamu yararı ve stratejik plan hedefleri açısından daha derinlemesine ele alacağız.

Kamu Yararına Uygunluk ve Stratejik Plan Hedefleri

Kamu yararı kavramı, gerek idare hukukunda gerek şehircilikte, tüm karar ve uygulamaların nihai meşruiyet ölçütü olarak kabul edilir. Belediyelerin tasarrufları da ancak kamu yararına uygun ise savunulabilir. Bu bağlamda, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin Yaylada AVM arazisini satma planını kamu yararı açısından irdelediğimizde, uzun vadede toplum menfaatine aykırılıklar göze çarpmaktadır. Aşağıda, bu aykırılık noktaları alt başlıklar halinde incelenmiştir:

1. Afetlere Hazırlık ve Dirençlilik Açısından Kamu Yararına Aykırılık: 2023 depremleri sonrasında acı bir tecrübe ile anlaşıldığı üzere, afet anlarında lojistik merkezler ve depolama alanları hayati önem taşımaktadır. Balıkesir, coğrafi konumu itibariyle hem Marmara hem Ege bölgesindeki deprem senaryolarında lojistik destek üssü olabilecek bir noktadır. Nitekim Kahramanmaraş merkezli depremlerde Balıkesir Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi, Yaylada binasını hemen bir afet lojistik üssüne dönüştürerek binlerce vatandaşın yardımına koşmuştur. Bu yapının satılması durumunda, Balıkesir şehir merkezinde eşdeğer büyüklükte ve donanımda kapalı bir lojistik alan mevcut değildir. Yeni bir depo/lojistik merkezi kurmak istendiğinde, ya şehir dışında uygun arazi bulunması ya da mevcut başka kamu yapılarının tahsisi gerekecektir ki bunlar zaman ve maliyet gerektirir. Afet lojistik merkezi işlevinin yitirilmesi, toplumun afetlere karşı kırılganlığını artıracak, afet dirençliliği hedeflerine zarar verecektir. Bu bakımdan satış kararı kamu yararına açıkça aykırıdır; zira kamu yararı, sadece bugünün değil geleceğin ihtiyaçlarını da gözetmeyi gerektirir. Afet risklerinin giderek arttığı bir çağda, mevcut bir lojistik altyapıyı elden çıkarmak, kamu yararına değil kamu zararına yol açacaktır.

2. Askeri ve Güvenlik Fonksiyonu Açısından: Arazi üzerindeki orduevi, Balıkesir garnizonundaki asker ve ailelerine hizmet veren, aynı zamanda olası seferberlik zamanlarında önem taşıyabilecek bir tesistir. Orduevinin bulunduğu bina satılırsa, ya yeni alıcıyla TSK arasında kullanım konusunda anlaşma sağlanması (örneğin orduevinin kiracı olarak kalması) ya da orduevinin tamamen kapatılması/taşınması gerekecektir. Her iki durumda da, TSK personelinin mağduriyeti söz konusu olabileceği gibi Balıkesir’in askeri altyapısında bir eksilme olacaktır. Kamu yararı ilkesi, güvenlik ve askeri sosyal donatıların korunmasını da içerir. Hele ki günümüz koşullarında, kamu kurumları arasında

işbirliği ve alan paylaşımı teşvik edilmesi gerekirken, var olan bir tahsisin bozulması kamu yararıyla bağdaşmamaktadır. Ayrıca orduevi, kent içinde sosyal bir mekân işlevi de görerek sivil toplum ve asker kişilerin kontrollü şekilde etkileşimine imkan tanır; bu da sosyokültürel açıdan bir kamusal değerdir. Sonuç olarak satış, bu değerin kaybına yol açacaktır.

3. Belediye Hizmetleri ve Stratejik Plan Açısından: Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin stratejik planlarında ve vizyon dokümanlarında, kentsel hizmetlerin iyileştirilmesi, vatandaşlara sunulan hizmet birimlerinin fiziksel imkanlarının geliştirilmesi gibi hedefler yer alır. Hatta bir önceki belediye yönetimi döneminde Yaylada AVM binasının belediyenin merkez hizmet binası olarak değerlendirilmesi fikri gündeme gelmiştir. Muhalefet temsilcilerinin de mecliste dile getirdiği üzere, Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin dağınık haldeki birimlerinin bu geniş yapıda toplanması hem verimlilik hem de vatandaşların tek kapıdan hizmet alabilmesi açısından faydalı olacaktı. Nitekim yeni yapılan ek hizmet binası da bu ihtiyacı adreslemek için inşa edildi ancak o bina 6-7 bin m² ile sınırlı kalmıştır. Oysa Yaylada kompleksi bunun birkaç katı büyüklüktedir. Bu bakımdan, eldeki mülk belediyenin ileriye dönük hizmet binası ihtiyacını çözebilecek nitelikte iken, satılması durumunda belediye belki kısa vadede nakit gelir elde edecek ama uzun vadede benzer çapta bir mülkü tekrar edinmek isterse çok daha yüksek bedeller ödemek zorunda kalacaktır. Bu finansal açıdan da rasyonel değildir. Kaldı ki stratejik planlarda vurgulanan “akıllı şehir, dirençli şehir” gibi hedefler, büyük kapasiteli merkezlerin varlığını belediyeye avantaj olarak sunar. Örneğin pandemi gibi olağanüstü hallerde, belediyelerin elinde geniş kapalı mekanlar olması (aşılama merkezi, gıda dağıtım merkezi vb. olarak kullanılabilmesi için) önemlidir. Yaylada binası pandemi sürecinde belki kullanılmadı ama gelecekte olası benzer durumlarda kritik rol oynayabilirdi. Bu ihtimaller düşünülmeden satış kararı almak, stratejik öngörü eksikliğine işaret eder ve kamu yararıyla bağdaşmaz.

4. Ekonomik ve Mali Açıdan Değerlendirme: Belediye yönetimi, anılan satıştan elde edilecek yaklaşık 1,2-1,5 milyar TL geliri borç ödemede ve yeni yatırımlarda kullanmayı planladığını ifade etmektedir. Ne var ki, kamu varlıklarının bu şekilde borç kapatmak için satılması, literatürde sürdürülebilir bir gelir stratejisi olarak görülmemektedir. 2023 tarihli akademik bir çalışmada, Türkiye’de belediyelerin 2008-2022 döneminde gelirlerinin ortalama %7,4’ünü taşınmaz satışlarından elde ettiği ancak taşınmaz satışının sürdürülebilir bir gelir kaynağı olmadığı ve mali sistemin ekonomiklik ilkesine aykırı olduğu vurgulanmıştır. Bir defaya mahsus gelir getiren satış işlemleri, belediyeleri kısa vadede rahatlatsa bile uzun vadede varlık yoksunluğuna sürüklemekte; satılan kıymetli varlıkların yerine yenilerini koymak çoğu zaman mümkün olamamaktadır. Dahası, kent rantının tamamı özel sektöre

devredilmekte, kamu bu ranttan gelecekte pay alamamaktadır. Gelişmiş ülkelerde yaygın uygulama, satış yerine uzun vadeli kiralama veya sınırlı süreli irtifak hakkı vererek mülkiyeti korumaktır. Böylece belirli bir süre sonunda taşınmaz yeniden kamunun ihtiyaçlarına tahsis edilebilir hale gelmektedir. Balıkesir özelinde de, Yaylada AVM için satış dışındaki alternatif modeller değerlendirilmeden doğrudan satışa yönelmek kamu yararı açısından sorgulanmalıdır. Kaldı ki, satıştan elde edilecek gelirin borçlara gideceği belirtilmektedir. Belediyenin borç stokunun çok yüksek oluşu elbette bir sorundur; fakat bu borçlar, büyük ölçüde önceki dönemlerden devredilen ve uzun vadeye yayılmış finansal yüklerdir. Borç yönetimi sorunu, varlık satarak çözülmeye çalışılırsa belediye “aile gümüşlerini satıp geçinen” bir konuma düşebilir. Bu durum orta-uzun vadede mali disiplini de bozabilir; zira varlık satışları süreklilik arz eden gelir kalemleri değildir. Kısacası ekonomik rasyonalite ve kamu yararı gereği, taşınmaz satışları son çare olmalıdır ve asla stratejik varlıkları kapsamamalıdır. Yaylada gibi stratejik bir mülkü borç için elden çıkarmak, kamunun gelecekteki mali ve fiziki hareket alanını daraltacaktır.

5. Sosyal ve Kentsel Yaşam Açısından: Söz konusu alan, Balıkesir halkının geçmişte alışveriş ve sosyalleşme mekânı olarak belleğinde yer etmiş bir noktadır. Her ne kadar AVM işletmesi kapanmış olsa da yapı ve çevresi kentsel hafızada vardır. Bu alan kamu eliyle yeniden işlevlendirilerek (örneğin gençlik merkezi, şehir kütüphanesi, kültür-sanat atölyeleri, kapalı pazar yeri vb.) kente kazandırılabilir. Böyle bir potansiyel, kamu yararının ta kendisidir; zira halkın geniş kesimlerine hizmet edecek donatı alanları kent merkezlerinde kolay kolay üretilemez. Oysa satış halinde muhtemel senaryolardan biri, özel sektörün burada gelir getirici yeni bir proje (örneğin lüks konut+AVM kompleksi veya otel) geliştirmesi olacaktır. Bu durum kente yeni bir ticari çekim noktası kazandırabilir gibi görünse de, beraberinde kent trafiğine ilave yük, kent estetiğinde tahribat, yerel esnafa rekabet baskısı gibi istenmeyen etkiler getirebilir. Kamu yararı, yalnızca maddi getiri ile ölçülemez; sosyal adalet, kentsel bütünlük, çevresel etkiler de hesaba katılmalıdır. Bu alanın özel sektöre devri ile halkın burada özgürce vakit geçirme, kamusal etkinlik yapma imkanı kalmayacaktır. Oysa kamuda kalsa belki haftanın belli günleri sosyal etkinlikler, panayırlar, fuarlar düzenlenebilirdi. Balıkesir gibi gelişen bir büyükşehirde, kamusal büyük mekanlara duyulan ihtiyaç azalmayacak, aksine artacaktır. Bu satışı kamu yararına aykırı kılan hususlardan biri de budur: Kamusal potansiyel taşıyan bir mekanın özel mülkiyete dönüşümü, uzun vadede telafisi zor bir toplumsal kayba yol açacaktır.

6. Emsal Tecrübeler ve Yargı Kararları Işığında: Türkiye genelinde belediyelerin taşınmaz satışlarına ilişkin son dönemde artan yargısal denetimler görülmektedir. Bazı belediyelerin benzer satış kararları sivil toplum ve meslek odaları tarafından dava konusu

yapılmıştır. Örneğin İzmir’de seçim öncesi satışa çıkarılan çeşitli belediye arazileri hakkında, Şehir Plancıları Odası ve Mimarlar Odası “taşınmazların satışa konu edilmesinin kamu yararına aykırı olduğu” yönünde ortak açıklama yapmışlardırİstanbul Bakırköy’de yukarıda değindiğimiz 33 dönümlük arazi satışı, Mimarlar Odası tarafından yargıya taşınmış ve İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nde yürütmeyi durdurma talebiyle görülmektedir. Bu davalarda öne sürülen gerekçeler, Balıkesir’deki durumla paralellik göstermektedir: Belediye mevzuatına aykırılık, imar planına aykırılık, kamu yararının zedelenmesi, telafisi imkânsız zarar riskleri gibi unsurlar dile getirilmiştir. Henüz sonuçlanmamış olsa da, bu davaların neticesinde satış kararlarının iptal edilmesi kuvvetle muhtemeldir. İdari yargı, kamu malının satışını bir takdir yetkisi içinde görse dahi, eğer ki işlemde kamu yararına aykırı bir durum saptarsa iptal yoluna gitmektedir. Balıkesir özelinde de, muhtemel bir dava halinde benzer argümanlar gündeme gelecektir. Özellikle afet lojistik merkezi işlevinin ortadan kaldırılması, kamu yararına aykırılık iddiasını güçlü kılacaktır. Dahası, Balıkesir kamuoyunda da bu satış kararına yönelik ciddi tartışmalar yaşanmaktadır. Mecliste muhalefet “İkinci Ekmas vakası” uyarısıyla, geçmişte Balıkesir’de yaşanan bir kötü deneyime atıf yapmıştır. Kabakdere Mahallesi’ndeki kıymetli bir belediye arazisinin bir şirkete satışı sonrasında projenin gerçekleştirilememesi ve belediyenin zarara uğraması “Ekmas faciası” olarak anılmaktadır. Yaylada arazisinin de benzer şekilde elden çıkartılıp atıl kalması veya düşük bedelle değerli bir varlığın heba edilmesi riski bulunduğu dile getirilmiştir. Bu örnek, kamu zararının somut bir tecrübesi olarak ortada durmaktadır. Tüm bu emsal ve uyarılar değerlendirildiğinde, söz konusu satış işleminin hem toplumsal vicdan hem de yargı önünde kamu yararı testini geçemeyeceği anlaşılmaktadır.

Yukarıdaki alt başlıklarda ortaya konulan nedenler, satış kararının uzun vadede kamu yararına aykırı olduğunu güçlü biçimde ortaya koymaktadır. Kamu idareleri günü kurtarmak adına adım atmaktan ziyade, uzun erimli düşünmek zorundadır. Balıkesir gibi deprem kuşağındaki bir büyükşehirde, afet lojistik merkezi ve benzeri kritik altyapılar “elde avuçta ne varsa sat” mantığıyla elden çıkarılmamalıdır. Belediye Kanunu’nun “belediye malları halkın malıdır” ilkesi unutulmamalıdır. Sonuç olarak, mevcut plan ve mevzuat incelendiğinde belki yasal açıdan satış mümkün görünse de kamu yararı üstünlüğü ilkesi bu işlemde ihlal edilecektir. Bu da idarenin kararının meşruiyetine gölge düşürmekte, kamu yararı perspektifinden savunulamaz kılmaktadır.

Sonuç ve Öneriler

Sonuç: Balıkesir Karesi ilçesi Paşaalanı Mahallesi’ndeki 9397 ada 1 parsel sayılı Yaylada AVM arazisinin satışa çıkarılması kararı, yukarıda çok yönlü olarak analiz edildiği üzere, uzun vadeli şehircilik ilkeleri ve kamu yararı açısından sakıncalı görülmektedir.

Arazi, hali hazırda kentin afetlere hazırlık kapasitesine önemli katkı sunan bir lojistik merkez işlevi görmekte, bir kısmı ile askeri bir sosyal tesis barındırmakta ve genel olarak kamusal potansiyeli yüksek bir noktada bulunmaktadır. Kısa vadeli mali gerekçelerle bu stratejik varlığın elden çıkarılması, gelecekte telafisi imkansız kayıplara yol açabilecektir. Raporumuzda detaylarıyla gösterildiği gibi, satış durumunda ortaya çıkabilecek olumsuzluklar şöyledir:

Balıkesir merkezde mevcut afet lojistik üssü ortadan kalkacak, olası afet durumlarında yardım ve koordinasyon zorlaşacaktır.

Orduevi tahsisi sona erecek, askeri personel ve aileleri mağdur olacak, kentin askeri altyapısı zayıflayacaktır.

Belediyenin geniş hizmet binası ihtiyacı karşılanabilecekken, bu fırsat yitirilecek; belki ileride daha yüksek bedellerle bina kiralama veya inşa etme zorunluluğu doğacaktır.

Kent merkezindeki bu alan, özel mülkiyete geçerek kamusal kullanım dışı kalacaktır. Halkın ortak yararlanımına kapalı ticari/özel bir alan haline dönüşecektir.

Elde edilecek gelir belediyenin borç yüküne bir nebze çare olsa da, kalıcı bütçe sorunu çözülmeyecek; aksine belediye önemli bir sermaye varlığından mahrum kalacaktır. Uzmanlar, taşınmaz satışıyla bütçe oluşturmanın sürdürülebilir olmadığını özellikle vurgulamaktadır.

Satış kararının meşruiyeti kamusal tartışmalara ve muhtemelen yargı süreçlerine takılacaktır. Bu belirsizlik yatırımcı için de risk teşkil edip ihaleye ilginin az olmasına yol açabilir; neticede belediye beklediği geliri bile elde edemeyebilir. Örneğin başka illerde benzer satış ihaleleri yargı kararıyla iptal edilmiş veya teklif gelmediği için sonuçsuz kalmıştır.

Tüm bu nedenlerle, satış işlemi uzun vadede kamu yararına uygun değildir. Kamu idaresinin görevi, elindeki kaynakları gelecek kuşakları da düşünerek en verimli ve kamusal faydayı en üst düzeyde sağlayacak biçimde değerlendirmektir. Yaylada AVM arazisinin mevcut durumu da bu yönde bir değerlendirmeye imkan tanımaktadır: Taşınmaz zaten kamunun elindedir ve hali hazırda belli kamusal işlevlere hizmet etmektedir. Burada esas mesele, bu potansiyelin nasıl daha etkili kullanılacağı olmalıdır, nasıl elden çıkarılacağı değil.

Öneriler: Satış kararı yerine aşağıdaki alternatif çözüm ve stratejilerin değerlendirilmesi önerilmektedir:

Afet ve Acil Durum Merkezi Kurulması: Mevcut depo ve lojistik kullanımını kurumsallaştırmak adına, ilgili arazi ve yapı “Balıkesir Afet ve Lojistik Merkezi” olarak resmen tanımlanabilir. AFAD, Kızılay ve belediye işbirliğiyle yapı güçlendirilip iyileştirilerek olası depremlere karşı dayanıklı hale getirilebilir. Türkiye genelinde AFAD’ın 27 lojistik deposundan biri Balıkesir’dedir ve halihazırda Gönen’de küçük bir depoya sahiptir; ancak şehir merkezinde böyle büyük bir merkezi olmak Balıkesir’i bölgesel afet üssü yapacaktır. Bu amaçla merkezi hükümet fonları ve hibeler de kullanılabilir. Böyle bir yatırım, stratejik plana da uygun biçimde kentin afet dirençliliğini arttıracak, kamu yararına hizmet edecektir.

Kademeli Dönüşüm ve Karma Kullanım: Arazi ve bina çok fonksiyonlu bir komplekse dönüştürülebilir. Örneğin, binanın bir bölümü belediye hizmet birimleri ve halk hizmet merkezine (kütüphane, gençlik merkezi, eğitim merkezi vb.) ayrılırken, diğer uygun bölümleri özel sektör tarafından işletilecek şekilde kiraya verilebilir. Bu, “karma kullanım” modeliyle hem kamu hizmeti sunma hem gelir elde etme imkanı verir. Kat karşılığı inşaat veya gelir paylaşımı modelleri de değerlendirilebilir. Nitekim Belediye Meclis kararında kat veya hasılat karşılığı inşaat alternatifi de zaten belirtilmiştir. Burada kritik olan, mülkiyetin belediyede kalması ve kontrollü bir geliştirme yapılmasıdır. Örneğin, binanın çürük kısımları varsa yıkılıp yerine daha kullanışlı bir belediye binası+ticaret kompleksi inşa edilebilir, elde edilecek ofis/dükkanların bir kısmı satılabilir ya da kiraya verilebilir. Böylece belediye hem modern bir hizmet binasına kavuşur hem de gelir sağlar. Bu tür bir proje, kamu-özel işbirliği ile gerçekleştirilebilir.

Uzun Vadeli Kiralama: Satış yerine, arazinin ve mevcut yapının uzun süreli (örneğin 20-25 yıllık) kiralama veya işletme hakkı devri yöntemiyle değerlendirilmesi düşünülebilir. Bu durumda belediye mülkiyeti korur, ancak belirli bir süre özel sektör burayı işletir ve belediyeye kira öder. Akademik çalışmalar, dünyada bir çok yerel yönetimin bu yöntemi tercih ettiğini, böylece mülkün kullanım süresi sonunda tekrar kamunun ihtiyaçlarına tahsis edilebildiğini vurgulamaktadır. Balıkesir Büyükşehir de benzer bir modelle, örneğin bir otel işletmecisine sadece otel bloğunu kiralayabilir; alışveriş merkezi kısmını bir tematik pazar yerine dönüştürüp esnafa kiralayabilir; akaryakıt istasyonunu işletme hakkıyla devredebilir. Bütün bunlar, satışın alternatifi olarak ciddi ciddi etüt edilmelidir.

Borç Yapılandırma ve Finansman Alternatifleri: Belediyenin borç sorununu çözmek için mal satışı dışındaki yöntemlere başvurması daha sürdürülebilir olacaktır. Örneğin merkezi hükümet nezdinde girişimlerle İller Bankası veya Hazine’den uygun kredi, borç erteleme, belediye tahvili çıkarma gibi finansman araçları araştırılabilir. Taşınmaz satışı son çare olarak ve ancak zorunlu hallerde düşünülmelidir. Kaldı ki, Yaylada arazisi satılsa bile elde edilecek gelirin borçların tamamını kapatması mümkün görünmemektedir; borç sorunu yapısal bir konudur. Bu nedenle, kamu varlıklarını koruyarak finansman yaratma yolları aranmalıdır.

Katılımcı Karar Alma: Son olarak önerimiz, bu ölçekte önemli bir taşınmazın geleceği konusunda katılımcı bir süreç işletilmesidir. Balıkesir halkı, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve uzmanlar sürece dahil edilerek, buranın en iyi nasıl değerlendirileceği sorusuna kolektif cevap aranmalıdır. Bu raporun içeriği de esasen böyle bir değerlendirmenin parçası olarak görülmelidir. Katılımcı süreç sonucunda belki yaratıcı fikirler ortaya çıkacak, hem kamu yararını hem de ekonomik getiriyi dengeleyecek projeler gelişecektir. Bu yaklaşımla, yönetim keyfiyeti izlenimi de ortadan kalkar, karar toplumsal meşruiyet kazanır.

Sonuç yerine, altı çizilmesi gereken en önemli husus şudur: Kamu yararı, günübirlik değil gelecek odaklı düşünmeyi gerektirir. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, bugünkü mali baskıları hafifletmek adına elindeki en değerli varlıklardan birini satmayı planlayarak belki kısa süreli bir nefes alacaktır; ancak orta ve uzun vadede Balıkesir halkının ortak çıkarları zedelenebilecektir. Bu raporda ortaya konan gerekçeler ışığında, 9397 ada 1 parsel sayılı Yaylada AVM taşınmazının satışı kararından vazgeçilmesi veya en azından yeniden değerlendirilmesi önerilmektedir. Kamu idaresinin görevi, bir anlamda emanetçisi olduğu kentsel varlıkları koruyup geliştirmektir. Yaylada arazisi de Balıkesir’in önemli bir sermayesidir. Uzun vadede kente değer katacak şekilde kamunun elinde tutulması ve akılcı şekilde kullanılması, kamu yararı ilkesinin gereğidir. Geçmişte yapılan hatalı satış örneklerinden ders alınmalı; “parsel parsel satmak” yerine “parsel parsel halka kazandırmak” anlayışı benimsenmelidir. Bu yaklaşım, Balıkesir’in geleceği için en doğru yol olacaktır. 

Yorumlar
Ad Soyad
E-Posta
Puan Verin
Yorumunuz
NOT: Küfür, hakaret, tehdit vb. gibi yorumlar yetkili ekibimiz tarafından onaylanmayacaktır.